google-site-verification=PbL_5t5j-grNUlEnxPDPRb9h69cnQI7ks2lm5P-n88U
top of page
Yazarın fotoğrafıAyse Bayvas

Çifte Minareli Medrese

Puşkin “Erzurum Yolculuğu” anı kitabında kentle ilgili ilk izlenimini “Dağın tepesinden derede Erzurum iç kaleleri, minareleri, birbirine bitişik yeşil damlarıyla gözlerimizin önüne seriliverdi.” diye yazar. Erzurum’un Asya Türkiye’sinin başkenti olduğunu söyler ancak camileri alçak ve karanlık, yapıları zevksiz ve anlam yoksunu olarak nitelendirir. Kendi ülkesinin halk ruhunu sentezleyen Puşkin, Erzurum’un Türk İslam mimari sentezinin başkenti olduğunu anlayamamıştır. 📍 Bu durumda onun, Anadolu’nun en büyük medresesi ve eğitim kurumu olarak tasarlanan Çifte Minareli Medrese’nin yükselen çarpıcı kule-minarelerini görmediğini varsayıyoruz. 📍 Üzerinde herhangi bir kitabe ve vakfiye bulunmayan, tarihlemesi konusunda üç farklı öneri ileri sürülen Erzurum Çifte Minareli Medrese ya da Hatuniye Medresesi’nin son araştırmalara göre Selçuklu veziri Muineddin Süleyman Pervane’nin II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan ve Gürcü Hatun’dan doğan kızı Hundi Hatun adına yapıldığı kabul edilmektedir. 📍 Bir kadın adına yapımına başlanan ve detaylarda bir kadın zarafetini sunan medresede çini ile kullanılan rölyefli tuğlalar, o dönemin İran bölgesindeki Selçuklu modasıdır. Tuğlalı çini mozaik tekniğinin oldukça yaygın olduğu Anadolu’da, çinilerle birlikte aşamalı olarak tuğla yerine rölyefli tuğla kullanılmış olması, doğal bir seyir olsa da bu farklı işlem Anadolu’da bir daha uygulama alanı bulamadan tek örnek olarak kalmıştır.




2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page