Sizi Türk Sanat Tarihinin unutulmuş bir sanatıyla tanıştırayım bugün. Katı’, herhangi bir şekil ya da yazının özel bir keski yardımıyla kâğıt, deri gibi yüzeylerden oyularak çıkartılmasıyla meydana getirilen bir süsleme sanatı.
📍
El yazma eserlerin içinde, ciltlerinde ya da hat örneklerinde karşılaşılan katı’ desenleri arasında vazo içinde çiçekler, tek çiçekler, buketler, tabiat manzaraları başta gelir. Bu kâğıt oyma sanatıyla uğraşanlara “Katı’ân” (oymacılar) ya da “efşancı” adı verilir.
📍
Katı’ sanatının kâğıt üzerindeki en eski örneklerine İran’da rastlanır. Osmanlılara gelişi 16. yüzyılın başlarındadır. Giderek gelişen kâğıt oymacılığı, 17. ve 18. yüzyıllarda da bu dönemlerin sanat anlayışına uygun eserlerle ilerlemeye devam eder.
📍
17. yüzyılda Anadolu’ya gelen Batılı seyyahların ülkelerine dönerken beraberlerinde götürdükleri bazı eserler yoluyla, bu teknik Avrupa’ya taşınır. Nitekim 16. yüzyıl sonlarıyla 17. yüzyıl başlarında Batı’da kâğıt oymalarına karşı büyük bir ilgi başlar. Bu sanatı benimseyen Avrupalılar, bir süre sonra silhouette (gölge) adını verdikleri kendi tarzlarını geliştirirler.
📍
Bu sanatta pek çok kıymetli sanatçı vardır. İlki detay, ikincisi tamamını gösteren fotoğraflar, Canbazzade Osman imzalı manzara oyması. Bu eser o dönemki İstanbul’un bir bahçesini veya Boğaziçi’nin bir korusunu ortaya çıkarma çabası olarak okunabilir.
Comments