Alman devletçiklerinin birleşerek 1871 yılında Alman İmparatorluğu’nun ilan edilmesiyle Avrupa’da giderek güçlenen bir Almanya ortaya çıkmıştı. 1888 yılında tahta geçen İmparator II. Wilhelm dünyaya açılma taraftarıydı. Osmanlı coğrafyası kıyıdan köşeden paylaşılmaya başlanmıştı. II. Wilhelm Ortadoğu’ya uzanmayı hedefliyor, bu hedefin güzergahında ise İstanbul ve Anadolu bulunuyordu. Öte yandan İngiltere ve Fransa’nın güvenini yitiren II. Abdülhamid’in Almanya’yı dikkate almaması mümkün değildi.
📍
İşte güzelim Sultanahmet Meydanı’na yakıştırırsınız yakıştıramazsınız ama Alman Çeşmesi böyle bir ortamda yapıldı. II. Wilhelm’in 1889 ve 1898 ziyaretlerinden sonra İstanbul’a yakışır bir meydan çeşmesi yaptırma isteği Sultan’a iletildi. (II. Wilhelm ilk ziyaretinde Almanların yaptığı tüfeklerin Osmanlı ordusuna satışını sağlamış, ikincisinde ise İstanbul-Bağdat demiryolunun Alman firmalarına verilme vaadini almıştır.)
📍
Çeşmenin kâgir ve metal bütün parçaları Berlin’de tasarlandı, hazırlandı, mermer ve değerli taşlardan oluşan malzemesi işlendi ve gemiyle İstanbul’a getirildi. Açılış, II. Abdülhamid’in 25. tahta çıkış yıldönümüne (1 Eylül 1900) yetiştirilemediğinden II. Wilhelm’in doğum gününe denk gelen 1901 yılında bugün yapılmasına karar verildi.
📍
Çeşme kubbesinin iç kısmı altın mozaik gibi zengin süslemelerle kaplıdır ve kubbenin merkezindeki renkli mozaik göbek dairesel motiflerden oluşurken kubbenin yan kısımlarında dairesel sekiz madalyon bulunur.
📍
İbrahim Hakkı Konyalı’nın anlatımına göre daha önce burada farklı dönemlerde devlete başkaldıran isyancıların asıldığı Şecer-i Vakvak adı ile tanınan bir çınar varmış.
📍
Reşat Ekrem Koçu, bir sanat eseri olarak gördüğü çeşmeyi Nazım Hikmet, “Güvercinlerin Konmadığı Kubbe” olarak adlandırır ve meydanın güzelliğini bozan bir unsur olarak niteler. İlber Ortaylı da “sevimsiz” tanımıyla adeta onu destekler. Ahmet Hamdi Tanpınar ise kısaca “zevk hatası” diyerek son noktayı koyar.
Comments