Fındık
- Ayse Bayvas
- 7 Mar 2021
- 2 dakikada okunur
Dün “fındıki” dedik ya, devam edelim. Fındık sözcüğü, Antik Çağda Karadeniz' in adı olan "Pont Exinus" tan türetilen "pontik" sözcüğünden meydana gelmiştir. Plinus da, Pontos kıyılarından getirildiği için, fındığa "Pontos cevizi" denildiğini kaydetmiştir. Fındık Akdeniz, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine Doğu Karadeniz' den adını da beraber getirerek yayılmıştır. Fındık sözcüğünün Farsçası "fonduk", Arapçası "bunduk", Latincesi "nux", Almancası "haselnuss", Fransızcası "noisette", İngilizcesi "hazelnut", Rumcası "leptokarion", Ermenicesi "kalin", Tatarcası "çitlevük", eski Yunancası "funduki", İtalyancası "nocciola", İspanyolcası "avellana", Portekizcesi "avella", Romencesi ise "aluna" dır.
🌿
Fındığın anavatanı hakkında birçok yazar, tabiat bilgini ve tarihçi değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Arkeolojik kazılar MÖ 10000 li yıllarda fındığın mezolitik diyetlerin bir parçası olduğunu kanıtlamaktadır. Çin yazılı kaynaklarında MÖ 2838 yıllarında Çin' de yetiştiriciliğinin yapıldığı ifade edilen fındığın Tanrı' nın insanlara ihsan eylediği beş kutsal meyveden birisi olduğu bildirilmektedir.
🌿
Antik Çağ' ın büyük tarihçisi Herodotos (MÖ 490-425), Herodot Tarihi olarak adlandırılan eserinde fındığın Karadeniz' in doğusunda yetiştirildiğini yazarken, antik Çağ' da fındığın yağının nasıl çıkarıldığını da tarif etmektedir. Fındık içlerinin bir torbaya konulup sıkılmasıyla fındık yağı elde edilmesi, günümüzde, kırsal kesimde zeytinden ve fındıktan yağ elde edilmesinde kullanılan usullere benzemektedir.
🌿
Milattan önce 372-287 tarihleri arasında yaşamış olan Yunanlı filozof Theophrastos fındıktan şu şekilde bahsetmektedir: "Pontus cevizi-fındığın yabanilikten kurtarılıp ehlileştirilmesi için asıl kökten alınıp başka bir yere dikilmesi kafi gelir. Bu suretle kışa daha mütehammil olan fındık iki cins olup birisi yuvarlak yani tombul, diğeri ise uzunca sivridir. Fındık fidanı sulak yerlerde daha iyi yetişmektedir."
🌿
Fındığın uluslararası ticaret malı olarak satışını gösteren ilk yazılı belge 1403 yılını taşımaktadır. İspanya kralı III. Henri, 1403 yılında Timur' a elçi gönderir, elçi Timur ile görüşür, Trabzon' dan İstanbul' a deniz yoluyla döner. Yolculuk izlenimlerini yazdığı Seyahatnamesinde şu cümle yazılıdır: 17 Eylül 1403' te Trabzon' dan; kaptan Nicolos Cojen yönetimindeki fındık yüklü bir gemiyle 25 günde İstanbul' a gittik.
🌿
Fransa ile 1737 yılında, I. Mahmut (1730-1754) döneminde ticaret anlaşması yapılır. Bu antlaşmaya göre Fransa' ya satılacak ürünler arasında fındık da vardır.
🌿
Türk fındıklarının, özellikle Avrupa ülkelerinde tanınması 18. yüzyılın ikinci yarısından sonradır. 1782 yılında Rusya' ya, 1792 yılında Romanya'ya, 1875 yılında Belçika' ya fındık dışsatımının başladığı bildirilmiştir. İç fındığın ilk dışsatımı 1879 yılında yapılmıştır. 1906 yılında Sırbistan'a, 1907 yılında Almanya'ya, 1909 yılında Marsilya'ya (Fransa), 1912 yılında ABD'ye fındık dışsatımı başlamıştır.
🌿
1900 yıllarında fındığın tek üreticisi ve dışsatımcısı Türkiye'dir. İsviçreli Lui Ramber'in 5 Mayıs 1902 tarihli gezi günlüğünde fındıkla ilgili şu cümleler yer almıştır: Sabah şafakla beraber Giresun'a geldik… İşte bugün fındık diyarındayız… Yamaçlar üzerinde, küçük vadilerin kıvrımlarında, sözün kısası her tarafta düzenli biçimde dikilmiş fındıklar görülür.
🌿
Ordu'da fındık ziraatinin başlangıcının ise geç bir dönemde olduğu bildirilmiştir. Ordu ilinde sıtma hastalığını önlemek için pirinç ekiminin yasaklanması ve fındık ziraatinin teşviki için yazılan yazı 9 Haziran 1894 tarihlidir.
Comments