Tam 42 yıldır Anadolu’yu geziyorum. Her seferinde beni hayrete düşürecek güzellikler görüyorum elbette ancak en önemlisi insanımıza, yaratıcılığına ve dayanma güçlerine olan hayranlığım artıyor.
📍
Yıllar önce bir köyden esinlenerek yazdığım öykümü okuyan o zamanki “Yaratıcı Yazarlık” eğitmenim, “Çok Fakir Baykurt olmuş, kimse ilgilenmez. Geçti bunların devri” demişti. Oysa öyküm Fakir Baykurt öykülerine benzemiş diye gurur duymuştum. Daha önemlisi yazdıklarımın gerçekliğiydi, hayal ürünü olmamasıydı ve hala yaşanmasıydı. Maalesef körlük kalıcıydı.
📍
Gördüğünüz köy Burdur, Yeşilova’ya bağlı Akçaköy. Fakir Baykurt’un köyü. Onun hayatını anlatmayacağım elbette, sadece şunu hatırlatmak istiyorum: Türk edebiyatında Anadolu’dan söz eden en önemli eserlerden biri olan Yılanların Öcü, 1962 yılında ilk kez sinemaya uyarlandı. Çekimler bu köyde, ustanın baba evinde yapıldığı için de çok kıymetli.
📍
1999 yılında bugün kaybettiğimiz Fakir Baykurt, köydeki bir başka evi alarak Akçaköy Elif Nine Çocuk ve Halk Kütüphanesi olarak Kültür Bakanlığı’na bağışlamış. Onun mimarı da önemli bir isim, şair-mimar Cengiz Bektaş.
📍
Köy, birkaç yıldır lavanta bahçeleri ile dikkat çekiyor. Türkiye’nin en büyük lavanta bahçesi kabul ediliyor hatta. Ben, orada hasat zamanı Fakir Baykurt okumaları şenliği hayal ediyorum.
📍
Vaktiniz olursa kitabı yeniden okuyun, hem 1962 hem 1985 sinema uyarlamalarını seyredin. Hala bir yerlerde Kara Bayram’ın, Irazca’nın, Deli Haceli’nin olduğunu hatırlayın.
📍
Anısına saygıyla…
Comentários