Uzun yıllar önce bir üzümü merak edip yola düşmüştüm. Aslında üzüm değildi amaç... Bir şiirdi. Ben kafanızı karıştırmadan başından başlayayım en iyisi. 📍 Ben iflah olmaz bir Bedri Rahmi hayranıyımdır, onun Anadolu'yu gezip ortaya çıkardığı ve yeniden yorumladığı değerleri merak edip arada peşine düşmüşlüğüm vardır. Üzüm de öyle işte. "Çatalkara"... Tanıdık geldi değil mi? Şiiri bilirsiniz, hikayeyi de ama belki de çatalkarayı ilk kez duyuyorsunuzdur. Çatalkara İskilip'te yetişen en güzel üzüm çeşididir. İki salkımı tek çatal gibi bir sapta kapkara bir üzüm. Bedri Rahmi 1942'de iki hafta kaldığı İskilip'te öğrenmiş, sonra en hazin şiirine nakşetmiş. 📍 Çevresi ceviz ve çam ağaçlarıyla kuşatılmış olan İskilip, yaşayan bir tarihi film platosu gibidir. Bir yandan Hitit izlerini görürsünüz, önünde çocukların oynadığı kral mezarlarının önünden geçip içinize çam kokusunu çektiğinizde 14. yüzyılda mikrobun ilk tanımını yapan Akşemseddin'in 10 yıldan uzun süre İskilip'te yaşayıp, hastane kurmasını doğal kabul edersiniz. Hatta İskilip adının Yunan mitolojisindeki Asklepios'tan geldiğine dair bir görüş de vardır. 📍 Yalnız çam ve üzüm değil, elma ağaçları da pek kıymetlidir burada. Öyle güzel kokar ki bu elmalar genç kızlar kabuklarını çeyiz sandıklarına koyarlar. 📍 Aksöğüt'ten yapılan sepetlerin ustası giderek azalsa da tarihi çarşının içinde dolaşırsanız belki rastlarsınız. Ahşap ustalarını da gözünüzden kaçırmayın tabii. 📍 Tosya'dan İskilip'e doğru gelirseniz çeltik tarlalarından geçersiniz. Ordan gelin zaten, inanılmaz bir görsel şölen olur. O çeltik tarlalarında Akçeltik pirinci üretilir. O pirinçten de 12 saatte pişen meşhur İskilip dolması yapılır. Benden söylemesi... 📍 Giderseniz Bedri Rahmi adına gelini Hughette Eyüboğlu'nun gerçekleştirdiği Çatalkara Kültür Evi'ni ziyaret edin ve neden Bedri Rahmi'nin İskilip'i Fransa'nın Provence'ına benzettiğini düşünün.
top of page
bottom of page
Comments