Bir arkadaşım geçen hafta “bizim Pazar kahvelerine ne oldu?” diye sorunca bu hafta kahveye geri döndüm. Fotoğrafın kahveyle ilgisine şimdi başlıyorum:
☕️
Kenger bilir misiniz? Orta, Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgesi. Nisan-mayıs aylarında çiçek açan, 40-50 cm yüksekliğinde, tüylü, çok yıllık, sütlü, dikenli ve otsu bir bitkidir kendisi. Yabani enginar ya da Devedikeni olarak da bilinir.
☕️
Shakespeare’in oyununda (Kuru Gürültü), Dürer’in tablosunda (son görsel), Goethe’nin kitabında (İtalya Seyahati) karşınıza çıkar ama aslen Anadoluludur ve Yaşar Kemal’in romanlarında bulur aslını.
☕️
Anadolu’da kıtlık zamanlarının vazgeçilmez sebzesidir. Yiyeceklerin kısıtlı olduğu savaş ve kıtlık zamanlarında Anadolu insanının imdadına yetişmiş bir bitkidir. Yemeği, sakızı, salatası veee kahvesi yapılır.
☕️
Kenger diğer adıyla Diken Kahvesi, Anadolu’ya has bir lezzettir. Olgunlaşan bitkinin sert başları ezilir ve içinden çıkan tohumlar kurutulur. Daha sonra ise kurutulan tohumlar kavrulur, taş dibeklerde dövülüp elenir. Tadı ise toprak kokusu ve bildiğimiz kavruk kokusunun muhteşem bir karışımıdır.
☕️
Bir de türküsü vardır elbette.
☕️
“Gülüm seni alır dağa kaçarımKahve bulamazsam kenger içerimDağlar seni delik delik delerimKalbur alır toprağını elerimKahve bulamazsam kenger içerim”
☕️
Ama bu Pazar günü ben bu satırları yazarken Kemaliye, Çit Köyü’nden büyük şair Enver Gökçe’nin dizelerini mırıldanıyorum kendi kendime:
“Hayatı seveceksiniz. Her yönüyle, iyilik ve kötülükleriyle, pisliğiyle, fakat seveceksiniz. Suyunu, bağını, toprağını, kenger dikenine kadar her şeyini seveceksiniz.”
Comments