google-site-verification=PbL_5t5j-grNUlEnxPDPRb9h69cnQI7ks2lm5P-n88U
top of page
Yazarın fotoğrafıAyse Bayvas

La le ler, laleler, laleler

Her şey normal seyrinde aksaydı, laleler ekilmiş olacaktı. Olsun, biz iki kelam edelim gelecek baharı beklerken...

🌷

Hollanda üstlenmiş tanıtımı ama şimdi okuyacağınız gibi bizim coğrafyaya aittir lale. Gün olur Hollanda lale borsasını da konuşmaya sıra gelir ama biz kendimize bakalım.

🌷

Benim en sevdiğim tanım İran mitolojisine ait. Denir ki yeşil bir yaprak üzerindeki çiy tanesine şimşek isabet eder, yaprak alevlenip donar ve lale meydana gelir. İçindeki siyah noktalar mı? Onlar gönül yangınıdır.

🌷

Lale, klasik Türk edebiyatında, özellikle de şiirde renginden dolayı, kan, mum, şarap, yanak, yara, kadeh, sevgilinin yüzü gibi unsurlara benzetilmiş. Laleyi şiirlerinde ilk kez kullanan ise Hz. Mevlana olmuş. “Sevgilinin, yüzlerce ilkbaharın gül bahçelerine benzeyen yüzünü görmezsem, lale gibi gönlüme ateş düşer yanar, kararırım.” diye yazmış.

🌷

Osmanlı döneminde ebced hesabıyla 66 sayısını verdiği için (1 elif=1, 2 lam=60, 1 he=5) Allah ve hilal yazılışıyla eşdeğer tutulmuş, formu nedeniyle Tevhid’i anımsattığı için de sevilerek kullanılmıştır.

🌷

Tasavvufta “sevgilinin, aşığını yaralayan gül renkli çehresi”dir. Lale, eliftir, lale insan-ı kamildir. Lale, Hakk cemalidir.

🌷

Bunları bilince o gönül yangınını görmek için gelecek bahar beklenmez mi?



1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page