1922 yılında bugün sadece bir şehir işgalden kurtulmadı, bu millet tarihine en kutlu günlerinden birini yazdı. Çünkü İzmir, Türkiye’nin varlığına yönelik tehditleri, yaşanan kaygılar, çekilen acıları hatırlatan bir simgeydi.
🇹🇷
Yüzbaşı Şerafettin Bey, 9 Eylül sabah 09.30’da Bornova Hükümet Konağının merdivenlerinden koşarak çıkan ve gönderden Yunan bayrağını indirerek bayrağımızı göndere çektikten sonra durmadı, Kordon’a ilerledi. Yaralanmasına, atının ölmesine neden olan bomba da onu durdurmadı. Göğsünde şarapnel parçaları, yüzü gözü kan içinde süvarileriyle birlikte Konak’a vardı.
🇹🇷
Kalabalık arasından koşarak biri geldi. Yanında getirdiği, elde dikilmiş bir bayrağı Şerafettin Bey’e verdi. Şerafettin, katlanmış bayrağı bir çırpıda yaralı göğsünün içine soktu. Hükümet Konağı’nda arkadaşlarının yardımıyla; gönderdeki Yunan bayrağını indirdi. Göğsüne koyduğu ve kendi kanının da bulaştığı şanlı Türk bayrağını çıkardı, göndere çekti.
🇹🇷
15 Eylül günü, Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) düzenlenen bir törenle, İzmir’e ilk giren bu “fatih” e, Buhara Cumhuriyeti tarafından gönderilen kılıcı kuşattı. Hediye edilen üç kılıçtan biri Mustafa Kemal’de biri İsmet Paşa’daydı. Üçüncü kılıç Şerafettin Yüzbaşı’nın oldu. Ona ayrıca “İzmir” adını verdi.
🇹🇷
Emekliye ayrıldığında İstanbul'a yerleşen Şerafettin İzmir, 1951'de vefat edince, Beşiktaş'ta, Yahya Efendi dergâhı mezarlığına defnedildi. Eşi Siret Hanım, bu kılıcı İzmir'de açılması planlanan İnkılap Müzesi'ne verilmek üzere İstanbul Valiliği'ne kendi eliyle götürüp teslim etti. Kılıcı Siret hanımdan emanet alan dönemin yetkilileri onu İnkılap Müzesi’ne ulaştırmadı. Kılıç nerede bilinmiyor.
🇹🇷
İzmir’de neden bir Yüzbaşı Şerafettin anıtı yok bilinmiyor.
Niye adının anılmadığı bilinmiyor. (Ben bugüne kadar duymadığım için soruyorum)
Biz bir gün gerçekten gerçek tarihimize sahip çıkar mıyız, bilinmiyor.
🇹🇷
Meraklısına not: Yüzbaşı Şerafettin'i en iyi anlatan, "Üçüncü Kılıç" adlı eseri ile Prof.Dr. Kemal Arı’dır.
Comments