Kontrolsüz Kalabalıklar Tarihin Ömründen Çalar
2006-03-30
29 Mart 2006 günü meydana gelen 21.yüzyıl'ın dördüncü tam güneş tutulması olayı, bazı Afrika ve Asya ülkeleri ile birlikte Türkiye'den de görüldü. Böyle bir tutulma son olarak 11 Ağustos 1999 günü Türkiye'den izlenmişti. Bundan sonra yurdumuzdan izlenebilecek "Tam Güneş Tutulması" ise 30 Nisan 2060 tarihinde meydana gelecek.
Geçmişteki insan topluluklarının yazılı, yazısız kültür miraslarında Güneş ve Ay tutulmalarının nedeni hep doğaüstü güçlerle açıklanmaya çalışılmıştır. Yapılan tasvirlerde tutulmalar sırasında ya bir tanrı, ya bir kötü ruh ya da uğursuz bir hayvan Güneş'i veya Ay'ı söndürmeye, yok etmeye çalışmaktadır. Dünya üzerinde farklı kıtalarda gelişmiş farklı kültürlerin hemen hemen hepsi tutulmalar sırasında gelebilecek olası tehlikelerden korunmak için benzer inanışlar geliştirmişlerdir.
Güneş Tutulmaları bazen tarihin akışını bile değiştirmiştir. Örneğin, Med Kralı Kyaksares ile Lidya Kralı Alyattes'in orduları, MÖ 585 yılının 28 Mayıs'ında Kızılırmak nehri kıyısında karşılaştı. Savaş sırasında tam güneş tutulması meydana geldi ve gün ortasında ortalık gece gibi karardı. Bunu ilahi bir işaret olarak algılayan ve büyük bir korkuya kapılan taraflar, aralarında barış anlaşması yaparak, savaşa hemen son verdiler. Kızılırmak, her iki devlet arasında sınır kabul edildi.
Güneş tutulması, yüzyıllar boyunca çeşitli inanışlara neden oldu. Ay ile güneşi iki kardeş gibi kabul eden Yakut Türkleri'ne göre " Güneş Tanrısı" daha önemli idi. Yakut efsanelerinde güneş tutulması şöyle anlatıldı: "Ay ile güneşin aralarında kavga ettiklerini de görüyoruz. Büyük kahramanlar ve iyi insanlar, genel olarak ay ile güneşin himayesinde idiler. Kötü ruhlar ise onlarla süresiz olarak savaş halinde idiler. Bu kötü ruhların bazen güneşi kovalayıp yakaladıkları da oluyordu. Güneş tutulması olayı, böyle kötü ruhların güneşi mağlup edip de ele geçirdikleri zaman meydana geliyordu."
Güneş tutulması toplumlarda değişik inanışlara neden oldu. Bazı yörelerde ay ve güneşin şeytan tarafından tutulduğuna inanılıyordu. Bazı yörelerde hala geçerliliğini sürdüren bu inanışa göre, tutulma olayı başlayınca teneke, davul çalınıyor, silahlar ateşleniyor, gürültüden korkan şeytanın ayı veya güneşi serbest bırakacağına inanılıyor. Bazı toplumlarda ise güneş tutulması, kıyamet, kıtlık, savaş, karışıklık ve deprem alameti sayılıyor. Kimileri de güneş tutulmasını büyük ve ünlü kişilerin ölümüne işaret sayıyor.
Bu yıl da Türkiye'de güneş tutulması sırasında teneke çalanların, ateş edenlerin yanısıra güneş tutulması sırasında namaz kıldıran imamlara, okunan İstiklal Marşlarına, birbirlerine sarılanlara, dua okuyanlara, horon tepenlere rastladık. Antalya'dan Ordu'ya kadar, tüm antik kentler ve SİT alanları, görüntüye yaptıkları olumlu katkılar nedeniyle kalabalıklara mekan oldu. Ama en çarpıcı görüntüler özellikle NASA'nın yayın yaptığı Side Antik Kenti'nden geldi. Kontrolsüz kalabalıklar Apollon Tapınağı'nı doldurdu. Turizm mi kültür aracılığıyla bilime hizmet etti, bilim mi kültür aracılığıyla turizme merak etmiyorum. Benim merak ettiğim, bu kontrolsüz kalabalıkların, sesleriyle, varlıklarıyla, taşıdıkları ağır aletleriyle Apollon Tapınağı'nın ömrünü kaç yıl kısaltmış olduğu...
Ayşe Didem Bayvas