google-site-verification=PbL_5t5j-grNUlEnxPDPRb9h69cnQI7ks2lm5P-n88U
top of page

İstanbul Bir Eserini Daha Kaybetti

2009-03-07

İstanbul kültür varlıklarını hızla kaybediyor. Büyük-küçük denmeden, hangi devire ait olduğu ya da nerede bulunduğu farketmeden, nadiren doğal yıpranmayla, çok zaman da insanoğlu tarafından yok ediliyor. Kırılıyor, yıkılıyor, çalınıyor...

Son örneklerden biri Yedikule kapısının üzerinde binlerce yıldır duran kartal kabartması oldu. İstanbul surlarıyla yaşıt olduğu düşünülen kabartma birkaç gün önce yerinden söküldü. Bizans sanatı ve arkeolojisi uzmanı Dr. Feridun Özgümüş'ün 1998 yılından beri tarihi yarımadada yaptığı arkeolojik yüzey araştırmalarında da varlığını tespit ettiği kabartma, muhtemelen önüne asılan seçim afişinin arkasından çalındı.

 

 

 

 

 

 

 

 


Özgümüş kabartma ile ilgili olarak "Kartal figürü sadece Bizans'ta değil antik çağda da kullanılıyordu. Hellenistik çağda (MÖ 4. yy başı - MÖ 2. yy ortası) Anadolu'daki yerel Hellenik kralların ordularında PLANKH denilen birlikler vardı. Düzenli savaşta çok işe yarayan bu birlikler Romalılar Anadolu'ya gelince (MÖ 130) Roma ordu sisteminde 'lejyon' adını aldılar ve kartal motifiyle sembolize edildiler. Daha sonra bu kartal figürü hem Roma devletini hem de hıristiyanlaşmış Roma İmparatorluğu'nu temsil etmeye başladı. Bu yüzden de bazen çift başlı olarak tasvir edildiler" açıklamasını yaptı.

Özgümüş, "Yedikule'de bulunan ve MS 5. yüzyılda inşa edilen İstanbul surlarının kapılarından Yedikule kapısı (Pili İptaPirgos) kemerinin üzerinde Roma lejyonlarının en önemli sembollerinden Erken Bizans dönemi mermer kartal kabartması diğer geç Roma kartallarına göre tek başlı olan ve kanımızca dini nitelikten çok askeri bir gücü temsil eden ve bu yüzden tek başlı kartalların az örneklerindendi. Ne yazık ki artık yerinde değil." şeklinde konuştu.

İstanbul surlarında buna benzer (Ayvansaray Grolimne kapısındaki İmparator Kabartmaları, Yedikule Kalesi'ndeki 5. yüzyıl tavus kuşu kabatmaları, Ayvansaray'daki Simurg kabartması gibi) çok kıymetli örnekler olduğunu söyleyen Özgümüş bunların da kartal rölyefi gibi çalınma ihtimali olduğundan bir proje kapsamında yerlerinden alınıp yerlerine replikalarının konması, orijinallerinin de arkeoloji müzelerine götürülmesinin gerektiğini belirtti ve bu konuda herkesi duyarlı olmaya çağırdı.

Ayşe Didem Bayvas


Nano Yorum:

Tüm Ortaçağ tarihi boyunca en güçlü, en aşılmaz askeri yapı ve aynı zamanda estetik bir şaheser olarak kabul edilen İstanbul surları, 1453'de bile bu kadar tahrip edilmedi, aksine fetihten sonra güçlendirildi, bakımı yapıldı ve korundu. Oysa hızlı sanayileşme ve kontrolsüz göçler sonucu oluşan plansız kentleşme, etkisini ilk önce sur çevresinde gösterdi. Duvardan tasarruf etmek için surlara bitişik yapılan evler, kapı ve/veya pencere açılmak üzere yıkılan sur duvarlarının yanı sıra sahil yolu yapımı için de devlet eliyle yıkıldılar. Yakın çevresinde yapılan ve giderek yol kenarı piknik alanına dönüşen tuhaf parklar ile yaratıcı halkımızın bostan olarak yeniden kullandığı hendekleri saymıyorum bile. Hatta evsizlerin dip köşelerde ısınmak için yaktıkları ateşlerin yarattığını da görmezden geliyorum.

Ancak kabul edilmelidir ki sahip olduğumuz değerleri hızla yok etmenin önüne geçmek zorundayız. Bunu UNESCO istediği için değil, İstanbul 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacağı için değil, İstanbul bizim olduğu için yapmalıyız. İstanbul kurulduğu tarihten bu yana dünyanın en büyük ve en önemli şehirlerinden biri olduğu ve hem üzerinde hem de altında tarifi mümkün olmayan, ölçüsü belirsiz değerler taşıdığı için yapmalıyız.


Ayşe Didem Bayvas

 

 

TAY Haber için tıklayınız.

bottom of page