Sırtını Anadolu dağlarına dayamış, yüzünü uçsuz bucaksız Mezopotamya ovalarına dönmüş olan bir sınır kentidir Dara. Efes’i gölgede bırakacak bir ihtişama sahip olduğu söylenen kent, kalesi, surları, sarnıçları, su yolları, ‘agora’sı, tiyatrosu ile hayranlık verici bir garnizon şehriydi. 📍 Dara’nın ismi antik kaynaklarda Daras olarak geçse de bir Roma garnizon kenti olarak İmparator Anastasius (hd. 491-518) tarafından tekrar inşa edildikten sonra, şehrin adı kurucusuna ithafen Anastasiapolis (Anastasius’un Şehri) olarak değiştirilmiştir. MS 530’larda İmparator Justinianus (hd. 527-565) zamanında, ismi bu kez Justiniana Nova olmuştur. Ancak yerel halk, Daras veya Dara ismini kullanmaya devam etmiş ve şehir günümüze kadar bu isimle yaşamıştır. 📍 Doğu sınırını Sasanilere karşı korumak için kurulan kent, gene Sasaniler tarafından ilk biyolojik silah kullanılarak düşürüldü. Geliştirdikleri sistemle binlerce küp akrep ve yılanı toplayıp mancınıklar ile şehri bombardımana tuttular ve bu biyolojik savaşa direnemeyen şehir düştü. Bu savaşlar için yapılan sarnıçlar ise muhtemelen hiç kullanılamadı.
top of page
bottom of page
Comments