Bugün, Camille Claudel'in ölüm yıldönümü. Ve ben bugün onu Rodin'den söz etmeden anmaya kararlıyım.
📍
Benim en sevdiğim heykelidir "La Valse". Sanatsal kariyerinin zirvesinde yarattığı "La Valse", onun yeteneğinin çarpıcı bir örneğidir. Ayrıntılı ve karmaşık yüzeyi ve formu ile hareket halindeki bir çiftin bu dinamik sunumu, en iyi heykelleri arasındadır.
📍
Bu heykel, çatışma, sıkı çalışma, anlaşmazlıklar ve sonunda hayal kırıklığıyla dolu tutkulu bir ilişkinin sonunda ortaya çıktı. En erotik heykellerinden biridir ama dans edenlerin çıplak olarak yapıldığı ilk versiyon ne yazık ki ortadan kaybolmuştur.
📍
Heykelini sunduğunda Güzel Sanatlar İdaresi, bu cüret karşısında o kadar şaşırdı ki, figürlerini giydirmesini talep etti. O da kadın figürünün sırtından dışarı akıyormuş gibi görünen geniş kumaşla figürlerini kısmen örttü.
📍
Bu öyle bir dans ki yüzlerindeki keder ifadesi, danstaki tutku ifadesi ile karışmıştır. Aşkla mı, kederle mi dans ettiklerini anlamak zordur. Valsin ritmini bedenlerin gerginliğinde ve kumaşın girdap gibi dolanmasında görebilirsiniz.
📍
Heykelin bir kopyası ölene kadar büyük sanatçı Debussy'nin piyanosunun üzerinde durdu (Camille ondan 25 yıl sonra vefat etti). Aralarındaki ilişki hiç çözülemedi, sadece arkadaş mıydılar, sevgili oldular mı kesin kanıtlara sahip değiliz. Ancak kimine göre hiçbir ilişkileri olmamıştır bile. Bu iddiaya göre Debussy'nin mektuplarında söz ettiği acıklı aşk hikayesindeki kadın Camille değildir.
📍
Gelgelelim, birlikte aynı yönlere baktıkları çok belli. Camille'in "The Wave" adlı eseri, Debussy'nin "La Mer" tanıtımında kullandığı Hokusai'nin "The Great Wave" eseriyle birebir aynıdır. İkisi de Degas ve Hokusai'ye hayrandı ve çocukluk ile ölüm temalarına ilgi duyuyorlardı.
📍
Camille'den günümüze çok az eser kaldı. Hepsi onun müthiş yaratıcılığını gösteren bu eserlerden sadece birini paylaştım. İsterseniz bugün bir Debussy eseri ile Camille'i selamlayın.
コメント