Sadece 19. yüzyılın değil gelmiş geçmiş en önemli şairlerden Charles Baudelaire, bugün hayata veda ettiğinde aslında ölümsüzlüğe ulaştığını bilmiyordu. Zaten mezarlardan da iğrenirdi.
🪶
Görmeyi, bakmayı ve aralarındaki farkı tüm sanatçı dostlarına aktaran şair, çevirmen ve düşün adamı Baudelaire, şiirlerinde iz bırakan yalnızlığı ve o ümitsizliği gösteren üç noktalı bitişleriyle hala sanat dünyasını etkiliyor. Onun sürekli mutsuzluğu ve Sartre’ın dediği gibi kendi seçtiği acıları üzerine kafa yoruyor dünya edebiyatı. Ne de olsa ‘sıkıntı’yı edebiyata koyan o.
🪶
Tüm güçsüzleri ve özellikle de fahişeleri kardeşi kabul eden Baudelaire, 1867 yılında, ‘kardeşi’ bir fahişeden bile bile kaptığı frengi nedeniyle, kırk altı yaşında, annesinin kollarında öldü. Trajik ölümünden birkaç yıl sonra Arthur Rimbaud tarafından ‘şairlerin tanrısı’ ilan edildi.
🪶
Charles Baudelaire, senden öğreneceğimiz hala çok şey var. 20. Yüzyıl seni çok sevdi, dünyanın giderek yalnızlaşmasına bakarsak gelecek yüzyıllar da sevecek. Artık huzurla uyu.
🪶
“İçe Kapanış
Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam;
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
(Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu)”
🪶
Görsel: Baudelaire, Gustave Courbet, 1848-49, Musée Fabre, Montpellier
Comentários