Sinop Cezaevi

Sakin bir balıkçı kasabasını andıran Sinop, tarihi boyunca önemli bir liman kenti olmanın mirasını taşır. Karadeniz’in bilinen en büyük Roma İmparatorluk hamamının ortaya çıkarıldığı Balatlar, muhteşem mermer mihrabıyla Alâeddin Camii, Hamsilos fiyortları, MÖ 7. yüzyılda Sinop yerleşim alanlarını ve çevresini korumak için inşa edilmiş kalesi ve illa ki kale içindeki cezaevi ile kendi içinde heyecanları vardır. 📍 Selçukluların kalenin bir bölümü ayırarak dönemin en güzel savaş gemilerini yaptığı tersanede Osmanlılar kadırgalar yapmış. Sonraları tersaneler kapatılmış, tersane odaları duvarlarla örülmüş ve kalenin bir bölümü 22m yüksekliğe sahip on bir burçla desteklenen hapishane olarak işlev sürmeye başlamış. 1887 yılında resmi olarak zindana dönüştürülmesinin daha sonra da hapishane olarak kullanılmasının ardından yaklaşık yüz yıl da sayısız hükümlünün çile doldurduğu yer olmuş. 📍 Uğur Mumcu, Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Kemal Tahir, Refik Kalit Karay, Burhan Felek, Zekeriya Sertel, Eşber Yağmurdereli, Ahmet Arif, Kerim Korcan ve hatta kayıtlara ulaşılamasa da Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek gibi isimlerin anılarını duvarlarında saklayan yapı, bu birikimiyle siyaset, fikir ve edebiyat alanlarında uzman kabul edilmelidir. 📍 Sabahattin Ali’nin dizeleri[i] size her adımınızda bağıra bağıra bir umut verir ama daha da kasvetli göründüğü şimdiki bomboş haliyle içinizde bir rutubet hissi bırakır, üşürsünüz. 📍 Not: 1999 yılında kapatılan cezaevi 2000 yılında müzeye çevrildi. 2020 yılında başlayan restorasyon çalışmaları bu yıl sona erdi ve yapı kısmi olarak yeniden ziyarete açıldı. 📍 [i] “Aldırma Gönül” şiiri, 1933