Birbirini kesen dik sokakların bulunduğu, planlanarak yapılmış belki de ilk İstanbul mahallesiydi Talimhane. Taksim’in bir arka paraleli, Elmadağ’a değil Tarlabaşı’na doğru eskinin elit mahallesi, Levantenlerin, bir nedenle yolu İstanbul’a düşmüş ve kalmış “ecnebilerin” yaşadığı semt. Tam olarak Taksim Meydanı’yla Elmadağ arasında, 3 cadde ve bunları kesen 2 sokaktan oluşan bir alan.
📍
Şimdilerde 80’lerin sonundan itibaren başlayan bozulma, oto yedek parça dükkanlarının bile derme çatma hale dönüştüğü, yalandan makyajla kentsel dönüşüm adı altında talanın yapılıp şahane apartmanların yerinde yeller estiği, turizm amaçlı değişikliklerin sırıttığı semt.
📍
Taksim Kışlası’nın hemen karşısında olduğu için Talimhane adını alan mahalle, Cumhuriyetin erken dönemlerindeki yapılanması ile önemli yapı mirası barındırırdı. 1930’lardan sonra uluslararası normlarda yapılmaya başlanan bu apartmanların bir kısmı Art Deco bezemeliydi.
📍
Asansörleri ve merdiven korkulukları dantel kıvamında süslü, girişi duvar resimleriyle donatılmış, mutfağın karşısına denk gelen bir servis kapısı olan, odaların bir koridor etrafında sıralandığı, çok ve yüksek pencereli, tavanları alıştığımızdan daha yüksek, kartonpiyerleri sanat eseri, salon ve ona açılan kısımda yemek salonu olan bu dairelerden birinde anneannem otururdu. Çocukluğumun güzel anılarını taşıyan bu apartman artık yok.
📍
Bense onu anılarımda saklıyor, bazen bir kitapta anlatılan apartmanı ona benzetiyorum. Koridordaki ahşap döşemenin yürürken çıkardığı sesi, servis kapısının çevirerek çaldığım zilini, annemin uyarılarına rağmen asansör kapısındaki bitkisel kıvrımlarda dolaştırdığım küçük parmağımı özlüyorum.
📍
📍
Yorumlar