Suadiye sahilinde Bostancı’ya doğru olan bir köşk kalıntısı dikkatinizi çekmiştir mutlaka. 13 dönümlük bir arazi üzerine inşa edilen, bodrum katı hariç iki tam katlı, dik çatılı, Alman mimarisine uygun müthiş bir taş binadır orası.
📍
Arsanın doğu kısmında, Kasadar Sokak’a bakan cephesinde bulunan ve 16.yy’a tarihlenen manastır, Cizvit papazlarına aittir. Manastırın geçmişi, yapılış öyküsüyle ilgili ne yazık ki elimizde neredeyse hiçbir bilgi yok. 1903 yılında Ermeni bir ailenin mülkiyetinde bulunan manastırın sadece birkaç yatak odasından başka bir şeyi kalmamıştı. Rahipler gitmiş, manastırın faaliyeti durmuştu.
📍
Manastır ve arsa, 1903 yılında Haydarpaşa Garı’nda ilk önce direktör muavini, sonra direktör olan Alman Edouard Huguenin tarafından satın alınır. Arsanın güneybatı kesimine, o yıllarda, Kadıköy’e su sağlanmadığından, susuzluğa karşı bir sarnıç, sarnıcın üzerine ise, Alman mimarisinin izlerini taşıyan, bodrum katıyla beraber üç katlı, kâgir bir köşk yaptırır.
📍
Ailesiyle birlikte 1917 yılına denk bu köşkte yaşayan Huguenin, Almanya’ya dönerken, köşkü ve arsasını, Gürcistan’dan Türkiye’ye göç etmiş bir aileye satar. Aile, ilk iş olarak, harap vaziyetteki manastırı tamir ettirip, manastırı, yaşanılabilir bir konut haline getirir ve köşk yerine burada yaşamayı tercih eder. Ailenin erkeğinin ismi Borkar, eşinin ise Tamara’dır. Madam Tamara çok zarif ve kibar bir kadındır, Rusya’dayken prenses olduğuna dair söylentiler vardır. Çevresince çok sevilir ve bu sebepten olacak ki, yaşadıkları bu manastır ve köşk, bir süre sonra “Madam Tamara Köşkü” olarak anılmaya başlar. Borkar Bey’in ölümünün ardından, arsanın bir kısmı satılır.
📍
Bostan Tüccarı Sokak ile Yazmacı Tahir Sokak’ın köşesine denk düşen bu alanda, yazlık bir otel inşa edilir. Bu kısmı yarın anlatayım. Köşk ise maalesef fotoğraflarda gördüğünüz durumda.
Comments