İngiliz manzara ressamlarının en büyüklerinden biri olan Joseph Mallord William Turner, çağının ötesinde bir sanatçıydı.
🎨
Ancak bir çelişkiler yumağıydı. Gösteriş severdi ama bir münzeviydi de. Ayrıca becerikli bir iş adamı ve en önemlisi de bir dâhiydi. Turner büyük toplumsal değişimlere tanıklık eden uzun bir kariyere sahip oldu ama eserlerinin etkilerinin tam olarak anlaşılabilmesi çok daha uzun zaman alacaktı. Fiilen bir post modernistti. Sonraki dönemlerde yaptığı birçok resmi, soyutlama, renk ve boya denemeleri, en azından yaşadığı dönemde geniş kitleleri hedeflemiyordu. Tüm bunlar yıllarca öncesinden izlenimciliğin, hatta dışavurumculuğun habercisiydi.
🎨
Özgür stili, suyu resmetmesi, renkli ışık saçan paleti, doğanın hızla değişen biçimlerini ve ton farklılıklarını verişi, Empresyonistleri etkiledi. Çalışmalarındaki ıssız yerler, tenhalık, geçmişten bir yapı, çayır, göl çevresi, sürekli değişen bulutlarıyla kompozisyonun yarısını kaplayan görkemli gökyüzü, ufukta belirsizleşen deniz, doğal afetler, yağmur, sis, göz kamaştıran parlaklığıyla kar, alacakaranlık, güneşin doğduğu ve battığı saatler doğa karşısında insanın yazgısına dikkat çekerek her şeyin geçiciliğini tedirgin edici bir biçimde hatırlatır.
🎨
Manzaralarında doğa olağanüstüdür, yücedir, vahşi bir ihtişama sahiptir. Herhangi bir işle meşgulken veya eğlenirken gösterdiği insanlar ise oldukça küçük figürlerdir.
🎨
Çok seyahat etmesine rağmen son dönemlerinde insanlardan kaçan ve çoğunlukla resimlerini satmak istemeyen Turner, 1851 yılında bugün “Güneş, Tanrı’dır” diyerek son nefesini verdi. Huzurla uyu, seni anlayabilen herkesin bakış açısı değişmeye devam ediyor.
🎨
1. The Burning of the Houses of Lords and Commons, 1834-35, The John Howard McFadden Collection
2. War. The Exile and the Rock Limpet, 1842, Tate Britain
3. Rain, Stream and Speed, The Great Western Railway, 1844, National Gallery
Comentarios