Çengelköy’deki Lahana Çeşme’yi anlatırken Lahanacılar ve Bamyacılar takımlarından söz etmiştim. Bu konuya farklı bir şekilde devam edeceğim bugün.
🎈
Cirit oyuncularına Cündî denilirdi. Arapça’da asker anlamına gelen Cündî, binicilikte iyi olanlar için de kullanılan bir sözcüktü. Buradan da oyunun askeri özelliğinin ön plana çıktığı anlaşılır zaten. Cündîler at üstünde yetenek gerektiren hamleleri kolayca yapabilen savaşçılardı. Dolu dizgin koşan atla giderlerken başın üzerindeki bir nesneyi okla vurur, atlarının dizginlerini, eyerlerini koşu sırasında değiştirir, hatta koşar halde atlarını birbirleriyle değişebilirlerdi. At üzerinde çok iyi kılıç kullanırlardı; hedefe ok atma, mızrak savurma, gürz kullanmada da çok ustaydılar. Cündîler genellikle atlı cirit oynayanlar arasından seçilirdi. Tabii ki kullanılan atların da bu işe eğitilmiş olması gerekirdi.
🎈
İstanbul’da Osmanlı döneminde Cündî Meydanı adı verilen eğitim ve gösteri meydanları vardı. Bunlardan biri Kadırga Meydanı’nın hemen yanındaki, denize daha yakın ama daha küçük olan meydandı. Ancak zamanla cirit oyunu oynayanlar azalmış, seyirciler gelmez olmuş. Belki de o canlı meydan artık bomboş olduğundan isim halk ağzında ‘Cinci Meydanı’nda dönüşmüş.
🎈
Derken burada kutlanmaya başlanan bayramlar zamanla şenliklere dönüşmüş. Hayal perdeleri kurulmuş, tuluat sanatçıları ve cambazlar gösteriler yapmaya başlamışlar. Şerbetçilerin seslerine çocuk kahkahaları karışmış.
🎈
1950’lerde Türkiye bir kez daha değişirken bu meydan spor sahası olarak düzenlenmiş. Benim bütün hayatım boyunca da bu böyleydi. En son gördüğümde bir kez daha düzenleme çalışmaları yapılıyordu ve her yer beton olmuştu.
🎈
Son fotoğrafta günümüzdeki halini göreceksiniz. Oysa gönül neler isterdi bir bilseniz...
🎈
Not: Kadırga ile ilgili gerçek kişilerden esinlenilen Pera katkılı geniş kültürlü müthiş bir kitap okumak isterseniz Tolga Gümüşay’dan İstanbul Maviyken’i tavsiye ederim.
Comentarios