Caravaggio

Öfkeli, vahşi yaradılışlı, alıngan ve sözünü sakınmayan bir karakter... Klasik örneklerin beğenisine aykırı, gelenekçiliği yok etmek isteyen bir sanatçı... 🎨 Ölümünün üzerinden 413 yıl geçtiği halde eserlerinin çarpıcılığından hiçbir şey kaybetmeyen Caravaggio, sanat tarihinde ‘ışıkla ifade ustası’ olarak kabul edilir. Onun doğayı aslına uygun olarak tüm çarpıcılığıyla verme amacı günümüzde hala sanatseverleri şaşırtıyor. Işığı tüm sertliğiyle kullanan sanatçı, derin gölgelerle yarattığı karşıtlıkla sağladığı bu çarpıcılıkla sanat tarihindeki yerini aldı. 🎨 Hikaye uzun kısaca şöyle diyelim: Temmuz 1610’da Papa’nın affı için yeniden Roma’ya gitmek üzere küçük bir yelkenliye bindi. Jandarmanın belgelerin geçerlilik sürelerini kontrol edeceği ve şehre giriş için onlara izin vereceği Palo Laziale’de gemiden indi. Fakat hala netlik kazanmamış nedenler yüzünden muhafızlar tarafından durduruldu ve birkaç gün alıkonuldu. Gemide bıraktığı eşyaları ve tuvallerini böylece kaybetti. Gemiyi yakalamak için Porto Ercole’nin kuzeyine gitti ama gemi yoktu. Onun yerine ölüm onu buldu. 🎨 Eski Santa Maria Ausiliatrice Hastanesi arşivinde bulunan bir kayıt kâğıdı, Caravaggio’nun 18 Temmuz 1610’da öldüğünü tasdik eder. Öldüğünde 38 yaşındaydı. Ölüm bilgisi birkaç gün sonra Roma’ya ulaştı. Papalık sanatçının ölümünü büyük bir ustanın ölümü olarak duyurdu. 🎨 Porto Ercole’de bir kilisede 2010 yılında bulunan insan kemiklerinin sanatçıya ait olduğuna inanılıyor. DNA, karbon tarihleme ve benzeri teknik işlemlere göre bu kemikler %85 sanatçıya ait. Bu kemik kalıntılarında, onu delirtmeye yetecek ve ölümüne sebep olacak seviyede kurşuna rastlanıldı. 🎨 Araştırmacılar “Kurşunun, ressama boyalardan geçmiş olma ihtimali çok yüksek ve Caravaggio’nun boyalarla çok dağınık şekilde çalıştığı da biliniyor.” dese de “Kurşun zehirlenmesi tek başına yeterli bir ölüm nedeni değil. Caravaggio’nun enfeksiyonlu yaralarının olduğunu ve güneş çarpmasına da maruz kaldığını düşünüyoruz.” diye ekliyorlar.