Yılmaz Güney için hep Adanalı denir. Orada doğmuştur ancak babası Keko Hemit’in köyü Siverek’e bağlı Desman’dır. Şimdilerde yıkık, kimsesiz… Günümüzdeki adı Kalecik. Takoran Vadisi’nin binbir kıvrımıyla süslenen Fırat’ı arkanızda bırakıp çıktığınız 7-8 haneli yeni köyden baktığınızda bir savaş sonrası terk edilmiş izlenimi alıyorsunuz. 📍 1930’lardaki bir kan davasından sonra Yılmaz Güney’in babası Hemit, Adana’nın Yenice Köyüne göç etmiş, orada bir çiftlikte çalışmaya başlamış. İşte Siverekli Zaza Hemit ile Vartolu Kürt kızı Gülé’nin oğlu Yılmaz böyle Adanalı olmuş. Oysa daha geride Hemit’in atalarının Dersim’in Desman Köyü’nden göçle gelip Siverek’te yerleştikleri köye de Desman adını verdikleri bilinir. Gerçek soyadı Pütün ise bir dağ meyvesinin kırılmaz çekirdeği anlamına gelir. 📍 1972’de bugün ilk kez verilen Orhan Kemal Roman Armağanı’nı aldığı “Boynu Bükük Öldüler”, Yılmaz Güney’in Nevşehir Cezaevi’nde neredeyse hiç uyumadan 16 ay boyunca ranzasından indirmediği portatif masasında yazdığı bir ilk roman. Babasının memleketine ve doğduğu yere bir güzelleme. 📍 Ben yalnız şu satırla tekrar karşılaşmak için yeniden ve yeniden okurum. “nisan yağmuru gibi müjdeli bir şeydi.. Orada, onun gözlerine bakıp ağlamak…”
top of page
bottom of page
Kommentare