Bu gördüğünüz güzellik, Kehribar. Kendisi aslında bir taş olmayıp çamgiller (Pinaceae) familyasından, bir çam türü olan Pinus succinifera ağaçlarının fosilleşmiş reçinesidir.
📍
İngilizce Amber adı Arapça ‘anbar’ kelimesinden gelir. 14. yüzyılda Orta İngilizcede, balina sperminden türetilen katı mumsu bir madde olan amber (ambre gris veya "gri kehribar") olarak bilinen maddeye atıfta bulunarak kullanılmıştır. Kehribar kelimesinin kökeni ise Farsça ‘kah-ı rüba’ kelimesinden gelmektedir. Farsça bu kelime ‘saman çeken’ anlamındadır. Kehribar bir kumaş parçasına sürtülüp elektriklendirildikten sonra, saman parçalarına ya da küçük kağıt parçalarına yaklaştırılırsa mıknatıs gibi bunları çeker.
📍
Bitki kökenli olduğu ilk kez 1767 yılında ileri sürülmüştür. 1811 yılında da Schweizer adlı bir araştırmacı kehribarın fosil niteliğini saptamıştır. Bunları izleyen araştırmalar sonrası, kehribarın 3. Jeolojik Zaman’da (günümüzden yaklaşık 50 milyon yıl önce) yaşamış çam ağaçlarının fosilleşmiş reçineleri olduğu kesinlik kazanmıştır. Bazı kehribarların içinde rastlanan küçük böcek ve sinekler, reçinenin oluşumu sırasında üzerine yapışarak hapsolmuş hayvanlardır.
📍
En zengin kehribar yatakları, Almanya’nın kuzeyinde Baltık Denizi kıyılarında ve Birmanya’dadır. Yaklaşık MÖ 3000 yıllarından başlayarak amber ticaretinin Baltık ülkelerinden Mısır’a kadar uzanan bir coğrafyada yapıldığına dair arkeolojik kanıtlar mevcut. Romalılar tarafından geliştirilen Amber Yolu, hem dekoratif hem de tıbbi amaçlarla kullanılan bu taşa çok değer verilmesiyle ortaya çıkmış. Milyonlarca yıl önce ormanların kapladığı bir alan olan Baltık Denizi’nin altında, devasa bir amber kaynağı bulunuyor. Büyük fırtınalarla birlikte bu değerli taşlar karaya vuruyor ve tüccarlar tarafından toplanıyor. Ancak, 12. ve 13. yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında, amber üreten bölgeleri kontrol eden Töton Şövalyeleri için önemli bir gelir kaynağıydı. Şövalyeler amber toplayan ya da satmaya çalışan yerel Prusyalıları acımasızca idam ettiler. Eski Amber Yolu’nun izleri, önemli güzergahlarından biri olarak bilinen Polonya’da bugün hala görülebiliyor.
📍
Antik Yunan efsanelerinde kehribarın oluşumu ile ilgili ilginç bir anlatım vardır. Güneş tanrısı Helios’un oğlu Phaeton, bir nedenle Zeus tarafından cezalandırılır. Bu olaya çok üzülen Phaeton’un kız kardeşleri sürekli ağlamaya başlarlar. Bunun üzerine Zeus sinirlenir ve onları da bir ağaca dönüştürür. İnsanlar sonradan bu ağacın gözyaşına benzer damlalar dökmeye başladığına şahit olurlar. Bu ağaçtan dökülen damların kehribara dönüştüğü söylenmektedir.
Comments