Sandal Bedesteni’ne gelince; burası adını Bursa’da bir yolu pamuk bir yolu ipek olarak üretilen ve “santal” (sandal) adı verilen bir tür değerli kumaştan alır. Doğal olarak burada değerli kumaşlar ve halılar satılırdı.
📍
İnciciyan bu bedestendeki dükkan sahiplerinin çoğunun Sakızlı Rum ve Latinler olup kendi adalarında dokunan kumaşlar sattıkları için Bedesten’in kendi adları ile de yad edildiğini yazar.
📍
Bedestende yer alan kumaşçı esnafı özellikle batıdaki sanayi devriminden son derece muzdarip olmuştu. Çünkü 1838’de İngilizlerle imzalanan ve sonrasında benzer hükümleri diğer Avrupa ülkelerine de tanınan Baltalimanı Ticaret Anlaşması ile Osmanlı piyasası tamamen Batılı devletlere açılmış ve sonuçta Avrupa’nın ucuz dokumaları ile rekabet edemeyen Osmanlı esnafı çökmüştür. 19. yüzyıla gelindiğinde dokumacılıkla uğraşan meslek erbabı çarşıdaki eski önemini artık yitirmiştir.
📍
Bu nedenle 1915’de İstanbul şehremini olan Cemil (Topuzlu) Paşa harap bir halde bulunan Sandal Bedesteni’ni tamir ettirerek bir müzayede salonu haline dönüştürmüş. Bedesten 1980’li yıllara kadar bu özelliğini devam ettirdi. Bedestende yoğun olarak halı müzayedeleri yapılmakla birlikte mücevher, mobilya, fotoğraf, tablo gibi antika değeri olan objelerin de satışı gerçekleştiriliyordu. Sonraları ise halı, çini gibi geleneksel hediyelik eşyaların yanısıra t-shirt, çanta, spor ayakkabı, deri ceket gibi malzemeler de satıldı.
📍
Geçtiğimiz yıllarda restorasyon geçirip Vakıflar tarafından kiracısı değiştirilen bedesten artık tarihi yarımadanın yeni cazibe mekanı. Benim cazibe kavramıma uymasa da...
📍
Bir zamanlar Edip Cansever'in şiirlerini yazdığı dükkân mı? Hani eskiden Bedesten kapısından girince hemen ilk sağdaki? Sormayın...
Comments