Bırakın şehir sizi gezdirsin
Anadolu, barındırdığı uygarlıklar açısından eşsizdir. Osmanlı ve Selçuklu eserleri dışında günümüzde görmeye en çok alışık olduğumuz eserler Anadolu’daki eski Yunan ve Roma çağlarından kalanlardır. MÖ III. binden itibaren daha çok Doğu’dan gelen etkilere açık olan Anadolu’da, MÖ 1200’lerden itibaren Batı’dan gelen etkiler de görülür. Bir açıdan bugünkü Batı uygarlığı, kökenini bu dönemde başlayan ve süren kültür gelişimine borçludur denebilir.
Ayrıntıların Keyfi
Yaşadığımız coğrafya açısından çok şanslıyız aslında. Prehistorik (tarih öncesi) çağlardan Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar inanılmaz bir birikime sahibiz. Toprağın üstü kadar altı da zengin ülkemizde, henüz ortaya çıkarılmamış, araştırması yapılmamış ya da tamamlanmamış, bölgeler, yerleşmeler ve anıtlar var. Olanları bile gezmeye ömür yeter mi, inanın bilmiyorum. Ancak, önemli olan çok değil, lâyıkıyla gezmektir kanımca.
Detaylar sizi çeker
Öylesine giriveririz bir yapıya… Belki evimize girdiğimizden daha özensiz gireriz hatta. Sanırız ki bizi bekleyen, görmemiz gereken her şey içeridedir. Hatta gireriz ve hiç durmadan ortaya ya da sağa-sola hedefsiz bir şekilde ilerleriz. Oysa her zaman başından başlamak gerekir, değil mi?
Bulut Kent
Görmeden önce bir düştü Sagalassos benim için… Bulutlara tutunup çıktım ilk kez, bulutlar gezdirdi beni. Sonra kâh Marcus Aurelius’la yürüdüm kâh Dionysos’tan bir sürü hikâye dinledim; bitiremedim ne kenti ne hikâyeleri…
İznik'te Mevsimlerden Kiraz
Yaşadığımız topraklarda ne kadar çok başkent olduğunu biliyor musunuz? Mesleğim olmasına rağmen, sayarken hep karıştırır, yarısından çoğunu da ilk seferde hatırlayamam bile... Çoğunu gidip görsek bile başkent olduğunu bilmeyiz.
Edirne'de Hızır ve İlyas'la Buluşma
Erken çıkılır ki yola, şehrin tacına öğle sıcağı düşmeden varalım... Sembollerle donanmış Selimiye dört kolu ile kucaklar bizi. Sımsıkı tutar ellerimizden, gezdirir baştan başa.